Toz deyip geçmeyin. Evinizin köşesindeki küçük bir zerre; yıldızların ölümünden, okyanusların öfkesine, aşkın izlerinden atom altı parçacıklara kadar uzanan bir hikâyeyi içinde barındırıyor olabilir.

Hannah Holmes’un “Tozun Gizli Hayatı” adlı kitabı, işte bu görünmeyeni görünür kılma cesaretiyle yazılmış sıra dışı bir metinler bütünü.

Holmes’un üslubu, klasik popüler bilim yazarlarından farklı olarak edebi bir incelik taşıyor. Okuyucuya doğrudan bilgi vermek yerine, bilgiyi hikâyeleştirerek sunuyor.

Zaman zaman betimlemeleri şiirselleşiyor; örneğin bir volkan patlamasını anlatırken kullandığı ifadeler Jules Verne’in satırlarını andırıyor. Ancak kitabın temposu zaman zaman durağanlaşıp; aşırı detaylara boğulan bölümler, özellikle bilimsel geçmişi olmayan okuyucular için yorucu olabilir.

“Tozun Gizli Hayatı”, tarihsel bir derinliğe de sahip. Mezopotamya’da çöl rüzgârlarının yarattığı felaketlerden, sanayi devriminin hava kalitesine etkisine kadar birçok tarihsel dönemeçte tozun oynadığı rolleri özenle inceliyor.

Holmes, tozun doğal bir olgu olmasının yanında insanlık tarihini şekillendiren bir aktör olduğunu göstermek konusunda oldukça ikna edici bilgiler veriyor.

Ancak tarihsel analizlerde zaman zaman Batı merkezli bir bakış açısının hâkim olduğu da gözlemleniyor; örneğin Osmanlı’daki tozla mücadele uygulamalarına ya da Asya coğrafyasındaki kültürel yaklaşımlara değinilmemesi dikkat çekici bir eksiklik.

Kitap, doğrudan siyasi bir metin olmamakla birlikte, ekolojik krizler ve iklim değişikliği bağlamında politik sorumluluklara da temas ediyor.

Özellikle Sahra tozlarının Amazon yağmur ormanlarını beslemesi ya da Amerikan Batı yakasındaki orman yangınlarının atmosferik dolaşıma etkisi gibi örnekler, doğayla kurduğumuz politik ve ekonomik ilişkileri yeniden düşünmemizi sağlıyor.

Ancak bu noktada Holmes’un daha sert bir eleştirellik sergilemesini beklerdim. Kitap, çevresel yıkımın aktörlerini adlandırmak konusunda zaman zaman temkinli davranıyor.

Holmes, kitabı boyunca çok disiplinli bir bakış açısı benimseyerek, tozun biyolojik, kimyasal, jeolojik ve astronomik boyutlarını ustalıkla sergiliyor.

NASA’dan dermatolojiye, astrofizikten evcil hayvan tüylerine kadar uzanan bilgi çeşitliliği etkileyici…

Tozun evrende nasıl dolaştığını anlatırken, bir meteorun parçalanmasından doğan toz zerresinin yıllar sonra bir insanın ciğerine kadar ulaşabileceğini anlatması, kitabın bilimsel ve anlatı gücünün en güçlü örneklerinden biri.

“Toz” aynı zamanda temizlik, hastalık, ölüm ve zamanla da ilişkilendiriliyor. Kitap, insanların toza karşı geliştirdiği psikolojik tepkileri de inceliyor.

Holmes, obsesif temizlik eğilimlerinden astım ve alerjilere kadar geniş bir çerçevede tozun insan üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Modern şehir yaşamında tozun yarattığı takıntılar, sosyolojik olarak da okunmaya değer.

Ne var ki bu alandaki bölümler, bilimsel anlatıya göre daha yüzeysel kalıyor. Holmes burada derinlemesine analiz yerine kısa gözlemlerle yetinmiş.

“Tozun Gizli Hayatı”, bilimsel içeriği popülerleştirme amacı güdüyor. Bu, kitaba erişilebilirlik kazandırsa da kimi zaman bilimin karmaşıklığını fazla basitleştirme riskini de beraberinde getiriyor.

Örneğin partikül çapları ya da atmosferik taşıma sistemleri gibi konular, bilimsel olarak daha detaylandırılabilirdi. Fakat kitabın hedef kitlesi göz önüne alındığında bu tercih anlaşılabilir.

Bilimsel konuyu edebi dille anlatması, disiplinlerarası bakış açısı, güncel ve tarihsel örneklerle zenginleşmiş anlatımın olması ve ekolojik farkındalık yaratma potansiyeli kitabın olumlu yanları diyebilirim.

Diğer taraftan; bazı bölümlerde akademik derinlikten uzaklaşması, batı merkezli bakışın ağırlığı ve psikolojik ve sosyolojik analizlerin yüzeyde kalması, kitaba dair olumsuzluklar olarak göze çarpıyor.

Holmes’un eseri, bir bilim kitabı olmasının yanında aynı zamanda bir varlık felsefesi çağrısı.

Gündelik yaşamda yok saydığımız bir öğenin aslında ne kadar hayati olduğunu gözler önüne seriyor.

“Tozun Gizli Hayatı”, evrendeki yerimizi, nefes aldığımız havayı ve bastığımız toprağı yeniden düşünmeye davet eden bir metin.

Kimi yerlerde fazla sade, kimi yerlerde fazla şiirsel olsa da, Holmes bize bir şeyi net olarak anlatıyor:

Toz sadece kirlilik değil, yaşamın ta kendisidir.