Röportaj: Yankı Köseoğlu

Gerçek ismi Mehmet Çetin olan rapçi Yeis Sensura, 1989 yılında Aydın’ın Nazilli ilçesinde doğdu. 2006 yılında amatör olarak başlayan müzik kariyeri, zamanla asıl mesleğine dönüştü. İstifa etmeden önce, müzik kariyerinin yanında Aile Bakanlığı’nda 7 yıl boyunca psikolog olarak görev yaptı.

“Beraber Olsaydık” şarkısının klibiyle 10 milyon dinleyici başarısına ulaşmış, müzik platformlarında aylık 100 bin dinleyicisi olan, 8 adet albümü bulunan ve Türkçe Rap’in ilklerinden olan özgün sanatçı Yeis Sensura ile müzik hayatı ve kariyeri hakkında konuştuk.

Yeis Sensura kimdir, sizi tanımayanlara kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

“Müzisyen”dir, “psikolog”tur, “insan”dır.

Müzik hayatınız nasıl başladı ve hangi zorluklarla karşılaştınız?

Müzisyen olma serüvenim, günümüzdeki gençlerde olduğu gibi, bir karar ile başlamadı. Edebiyat ile çok ilgiliydim. Yabancı rap müzik dinliyorum. Bunları birleştirdim, daha 16 yaşındayken hayalim olan şey, milyonlarca insan tarafından dinlenmekti ama bunun gerçek olacağını hiç düşünmemiştim.

Nazillisiniz, Nazilli sizin hayatınızda nasıl bir yere sahip?

İnsanın memleketi çocukluğudur. Benim de çocukluğum Nazilli diyebilirim.

Şarkılarınızın altyapısını, sözlerini, kliplerini neredeyse çıkardığınız eserin tamamını sizler üretiyorsunuz zor olmuyor mu?

Müzik hayatıma başladığımdan beri kimse tarafından finanse edilmedim. Dolayısıyla klip yönetmeni de oldum, ses mühendisi de, kayıt elemanı da, söz yazarı da, besteci de… Bir süre sonra, parasızlık sebebiyle taktığım rütbeler daha iyiye ulaşma hedefimle birlikte zorunluluğa dönüştü. İşlerimi kimselere teslim edemez oldum.

Şarkılarınızın sözlerini yazarken, bestelerken nelerden besleniyorsunuz?

Eskiden olsa insanlardan besleniyorum derdim ancak uzunca bir süredir coğrafyadan besleniyorum.

Ülkemizde, rap başta olmak üzere müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz, eskiden mi güzeldi şimdi mi?

Eskiden şarkıların sözleri ruhlara dokunurdu, prodüksiyonlar kötüydü, bu sebeple insanlar yaptığımız işi müzik olarak bile değerlendirmezlerdi. Şimdi prodüksiyonların seviyesi çok fazla arttı ancak sözlerin içi bomboş. Bunu dengede tutmak önemli.

Her sanatçıya göre her konseri güzeldir tabii ama bunlar arasında farklı bir yere sahip, unutamadığınız bir konseriniz var. Varsa o konserden birazcık bahseder misiniz?

Türkçe Rap’in bu kadar su yüzüne henüz çıkmadığı 2011 yılında, Ankara’da bir alışveriş merkezinde, bilet satışı olan konserimize 1200 dinleyici katılım sağlamıştı. 18 yaşında, öğrenci evimde yazdığım sözleri herkes tek bir ağızdan söylüyordu ve seyircilerin sesleri, fiziksel anlamda yüzüme çarpıyordu. Menajerim Sezai Özser o gün kuliste mutluluktan ağlamıştı.

Rap ile uğraşan gençlere tavsiyeleriniz nedir?

Entelektüel açıdan kendilerini geliştirmelerini tavsiye ediyorum. Prodüksiyon yapmayı öğrensinler. Bu ikisi altın bilezik değerinde. Birisi olmazsa ya yarım kalıyorsunuz ya da içi boş bir rapçi oluyorsunuz.

Genel olarak gençliğe tavsiyeniz nedir?

Ben hepsinden özür diliyorum. Bu harika coğrafyada sadece şarkı yapabildim, affetsinler.

GÜNDEM HABERLERİ İÇİN TIKLAYINIZ